-
1 dili dolaşmak
мя́млить; заплета́ться - о языке́ -
2 dolaşmak
броди́ть* * *1) броди́ть, разгу́ливать, прогу́ливаться; обходи́ть (весь город и т. п.)bahçede dolaşmak — броди́ть по са́ду
denizlerde dolaşmak — борозди́ть моря́
kayıkla dolaşmak — соверша́ть прогу́лку на ло́дке
sokaklarda dolaşmak — броди́ть по у́лицам
yüzlerinde bir tebessüm dolaşıyordu — на их ли́цах блужда́ла улы́бка
2) соверша́ть круг, кружи́ться, циркули́ровать3) обходи́ть, огиба́тьbu yoldan giderseniz, çok dolaşırsınız — е́сли вы пойдёте э́той доро́гой, то дади́те большо́й крюк
4) -i осмотре́тьmüzeyi dolaşmak — осмотре́ть музе́й
şehri dolaşmak — осмотре́ть го́род
5) перен. распространя́ться, ходи́ть (о слухах, новостях и т. п.)öyle bir söylenti dolaşıyor — хо́дит тако́й разгово́р
6) запу́тываться тж. перен.dili dolaşıyor — у него́ язы́к заплета́ется
saçları dolaştı — у неё во́лосы спу́тались
-
3 dil
язы́к (м)* * *1) анат. язы́кküçük dil — язычо́к
2) язы́к, речьölü dil — мёртвый язы́к
Türk dili — туре́цкий язы́к
Türk Dil Kurumu — Туре́цкое лингвисти́ческое о́бщество
yazı dili — пи́сьменный язы́к
3) язы́к, язычо́к (замка, колокола и т. п.)4) воен. язы́к, пле́нныйdil almak / tutmak — взять пле́нного
5) геогр. коса́••dil kılıçtan keskindir — посл. язы́к остре́е бри́твы
- dili ağırlaşmakdilin kemipi yok — погов. язы́к без косте́й
- dil ağız vermemek
- dilinin altındaki baklayı çıkarmak
- dilinin altında bir şey var
- dilinden anlamak
- dilini bağlamak
- dilinin belâsını çekmek
- dilinin belâsını bulmak
- dili bir karış
- dili bir karış dışarı çıkmak
- dili çalmak
- dil çıkarmak
- dili çözülmek
- dili damağına yapışmak
- dili damağı kurumak
- dilini değdirmemek
- dillere destan olmak
- dile dolamak
- diline dolamak
- dili dolaşmak
- dillerde dolaşmak
- dil dökmek
- diller dökmek
- dili döndüpü kadar
- dili dönmemek
- dili durmamak
- dile düşmek
- dillere düşmek
- dilinden düşürmemek
- dil ebesi
- dili ensesinden çekilsin!
- dilini eşek arısı soksun!
- dilini fare mi yedi?
- dilini kedi mi yedi?
- dile gelmek
- dile getirmek
- dil kaymak
- dili kaymak
- dilini kesmek
- dile kolay
- dili kurtlu
- dilinden kurtulamamak
- dili kurusun!
- dil otu yemiş
- diline saplam olmak
- diliyle sokmak
- dilini tutamamak
- dilini tutmak
- dili tutuldu
- diliyle tutulmak
- diliyle yakalanmak
- dilinde tüy bitmek
- dilinin uçuna gelmek
- dilinin ucuyla
- dili uzamak
- dil uzatmak
- dili varmamak
- dile vermek
- diline virt etmek
- dili yanmak
- dili yatkın
- dilini yutmak
- dili zifir
См. также в других словарях:
dili dolaşmak — korku, heyecan, hastalık, utangaçlık, sarhoşluk gibi sebeplerle şaşırarak söyleyeceğini karıştırmak Vehbi Dedenin kendini dinlediğinin farkına varır varmaz dili dolaştı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
dil — 1. is. 1) Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki... Y. Z. Ortaç 2) Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli… … Çağatay Osmanlı Sözlük